Kategori arşivi: 8. Ay

Hoşgeldin Arel Atlas…

Selinim

28 temmuz’da İnci teyze’nin Arel Atlas adında tatlı mı tatlı bir oğlu oldu. Türkiye’ye gelmelerini ve tanışmanızı sabırsızlıkla bekliyorum. Şimdilik ayrı ülkelerde olsanız da önümüzdeki senelerde sizlerin de çok iyi iki arkadaş olacağınızı ümit ediyorum..

Selin Düzce’de

Sevgili Kızım
8. ayını doldurduğun bugünlerde iyice hareketli, biraz yaramaz ve doktorumuzun yorumlarına göre kilo alması gereken bir kız oldun. Hal böyle olunca zaten ev hanımlığında çok acemi olan ben, kendimi iyice yorgun ve sana bakmakta yetersiz hissetmeye başladım. Ayrıca İstanbul’da tüm gün sürekli beni gördüğün için iyice bana bağımlı hale gelmeye başladın. Hem seni biraz sosyalleştirmek için hem de seni anneanne ve dedenin güvenli ellerine bırakıp arada dinlenebilmek için Düzce’nin yolunu tuttuk. Filiz yengen ve Banu ablan İstanbul’a ziyaretimize geldikleri için gidiş yolculuğunu onlarla dönüş yolculuğumuzu da klasik kurtarıcımız teyzenle yaptık ve bu sayede arabayla rahatça gidip gelebildik. Maalesef ilk günler pek planladığımız gibi olmadı. Sen biraz hasta olmanın da etkisi ile biraz da ananenin evini yadırgadığından da olsa gerek ben odadan çıkar çıkmaz ağlamaya başladın. Yapışık ikizler gibi bir 3 gün geçirmek zorunda kaldık. Sonraki günler anneannenin özenli bakımı ile hem iyileştin, hem de anane ve dedene alıştın. Anneanne ile tek başına bahçeye gezintiye bile çıktın. Düzce’de yaptıklarımıza gelince:

– Büyük babaannenin köydeki evinde verdiği davette ilk kez çerkez yemeği olan suda pişmiş haluj yedin ve akabinde bahçedeki asmaya kurulmuş salıncakta keyifli vakit geçirdin.

– Evimizin yakınındaki sosyal tesislerde çocuk trenine bindin

– Dedenin sana aldığı havuz ve su topu ile biraz oynayıp sonra havuzdan kendini dışarı atmayı başardın.

– Anneannenin iftar davetinde hem şipsi yedin hem de Banu ablanla karşılıklı voleybol oynadın

Temmuz ayı aktivitelerin

1- Kendi elinle erik, karpuz, bisküvi vb pek çok gıdayı gayet güzel yiyebiliyorsun. Annen kendi başına yemek yeme çabalarını desteklemek için günde en az 4 kez mama sandalyeni, seni ve yerleri baştan aşağı silmek/yıkamak durumunda kalıyor ama olsun. Yaz mevsiminde olmamız ve senin suyu çok seviyor olman duş seanslarımızın hızlı ve keyifli olmasını sağlıyor, yıkadığımız/sildiğimiz her şey de çabucacık kuruyor bakalım kışın ne yapacağız?

2- Koltuğa tutunarak yana doğru kendi başına çok rahat adımlar atarak ilerleyebiliyorsun.

3- Hala kafanda şapka tutmak istemiyor elinle şapkanı kafandan atmaya çalışıyorsun. Bu yüzden annen kendi bandanasını sana şapka yaptı. Bir de arada başörtü gibi bağladık çok tatlı oldun… Köylü kızı Fadime seni:)

4-Öndeki 2 dişin belirgin şekilde çıktı yemekleri çok daha rahat çiğneyebiliyorsun.

5-Anneannenin büyük karyolasında iki elini bırakıp bir yere tutunmadan ayakta durabiliyorsun. (Bu denemeyi yerde yapmıyorsun kendini sağlama alan akıllı kızım benim:)

İlk hastalığın

Sevgili Kızım
Biz her ay senin aşılarına rağmen hiç ateşlenmediğine ve hastalanmadığına sevinip dururken dün akşam ilk hastalık deneyimimizi yaşadık. Ateşin 39.1 dereceye çıktı. Bunda sanırım bir önceki gün olduğun çocuk felci aşısının etkisi var. Seni böyle mutsuz ve ağlar görünce bu haline hiç alışkın olmayan ben ve baban bayağı üzüldük. Çünkü sen şimdiye kadar sadece istediğin olmayınca azıcık şımarıklıktan bir kaç damla gözyaşı döktün o kadar. Soğukkanlılığımızı korumaya çalışıp önce sana ılık bir duş aldırıp, ateş düşürücü ilacını verip, doktor olan amcan ve yengenden gerekli tavsiyeleri aldıktan sonra, ıslak bezle kompres ve seni mümkün mertebe mutlu tutma çabalarına başladık. Çok güleç ve alem bir çocuk olduğunu yazmışmıydım bilmiyorum. Ateşliyken bile seni güldürdüğünü bildiğimiz oyunları oynadığımızda arada gülme ve sonra ağlamaya devam etme şeklinde ilginç tepkiler verdin. Bu bizi sevindirdi ve durumun umut verici olduğunu düşünmemize yardım etti. Tüm çabalarımıza rağmen aradan 2 saat geçtiğinde hala ateşin 38-38.5 arasında değişince bir de babanın işyerinin süper hizmeti olan Avitam’ı aradık. Gecenin bir yarısı babanın çocuk doktoru ile konuşması bizim için bulunmaz nimetti çünkü kendi doktorunun cep telefonu kapalıydı. Doktorun tavsiyesi ile Calpolun etkisinin geçme süresi olan 4 saati bekleyip sana ateş düşürücü fitil verdik (Doktorun önerdiği fitilin elimizde olması da büyük şanstı yoksa cumartesi gecesi babanı gönderip nöbetçi eczane arayıp dönmesini beklemek zorunda kalacaktık) Fitili aldıktan sonrasında ya rahatlamaktan ya da yorgunluktan kucağımda uyuyakaldın zaten. Tüm bu süreç esnasında sevgili babacığın bize tüm gerekli lojistik desteği (bezlerin ıslatılması, mamaların yapılması, alt değişimi vb) sağlayıp, uykusuzluğa daha dayanıksız olan anne için ve senin için elinden gelenin maksimumunu yaptı. Ben arada hem kısa kısa uykuya daldım hem arada uyanıp seni emzirdim ilgilendim. Böylece sanırım ilk üzücü maceramızı kolayca atlattık. Sabah oldu ve senin ateşin normale dönmüş durumda.

Selin İspanya’dan Bildiriyor-2 (Barselona)

Sevgili Kızım
Babanla 6. evlilik yıldönümümüzde ailecek Tenerife’den Barselona’ya geçtik. İşte Barselona’da yaptıklarımız…

1-16 Temmuz Barselonaya gidiş, otele yerleşme, akşam yemeği için Ramblas ve civarın keşfi…
2-Ciutadella Park ziyareti-Selin buradaki maskotlardan pek hoşlanmadı :(Mamut heykelinin hortumunda oturmak ise pek bir keyifliydi:)
3-Selin Columbus Heykelini ve Barselona sahilini gördü
4-Selin La Sagrada Familia da kendine yeni bir arkadaş edindi, audio cihazları pek bir ilgisini çekti, annesi asansörle bazilikanın kulesine çıkarken babasının kucağında uyudu…
5- Gaudi müzesi ve Park Güell
5- Montjuic tepesi ve Magic Fountain keşfi,
6-20 Temmuz eve dönüş yolculuğu…

Bu gezide öğrenilenler:
1-Selin hırkasıyla ya da battaniyesiyle ya da bulduğu menüyle yüzünü kapatıp cee oyunu başlatabiliyor
2-Selin her ortamda şarkı söyleyebiliyor, uyuyabiliyor
3-Annesi bulduğu bankta parkta hızlıca alt değiştirebiliyor
4-Selin patatesli tapas ve paellanın pilav kısmından yiyebiliyor
5-İspanyada sadece kıyafet bedenleri değil bez bedenleri de küçük galiba, bebek bisküvileri ise bizimkilerden kötü (yaşasın hipp)
6-Her ortamda kafasından şapkasını atmaya çalışıyor, gözlüklerle oynamak istiyor, çocuklar dahil herkesin saçını çekmeye çalışıyor
7-İspanya’da bebek arabası ile gezmek çok rahat ve kolay. Keşke ülkemizde de kaldırımlar böyle yapılsa, araç sürücülerinin yayalara saygısı daha fazla olsa
8-Çocuklar için dilini ırkın önemi yok..Kısacık gezide bir sürü arkadaş edindik..

Selin İspanya’dan bildiriyor-1

İlk yurt dışı gezimi Beste teyzemin düğünü vesilesi ile İspanya’da geçirdim. İlk gün önce Madrid’e sonra oradan Tenerife’ye uçtuk. Toplam 7 saati bulan uçak yolculuğumuz boyunca genel olarak gayet usluydum. Bu sebeple annem ve babamın takdirini kazandım. Tenerife’ye indikten sonra havalimanından otele gitmemiz de araba ile 1 saat sürdü. Otelimiz Playa las Americas’da Mediterranean Palace ‘dı. Plaja çok yakın ve sevimli bir oteldi. Genellikle ingiliz turistler ve çocuklu aileler kalıyordu. Tenerife’de denize girdim. Çeşme’deki ilk deneyimimden sonra bu kez denize daha rahat girebildim. Beste teyzemin düğünü çok güzeldi. Orada Maya ile tanıştım. Maya benden 1 ay büyükmüş. Yaşıma bu kadar yakın birisi olunca hiç sıkılmadım. Beste teyzemin bize hediye ettiği çantalarla oynadık. İlk defa kendi çantam oldu:). Çimenlere yayıldım, bol bol fotoğraf çektirdim. 3 günlük tenerife turumuz kısa ama güzel geçti.